Bir önceki akşamdan makarnamızı yedik. Enerjimizi aldık. Gece 10 gibi uyuduk. Sabah 6’da kalkıp hazırlanıp, bir önceki akşamdan hazırlattığımız sandviçlerimizi yiyip, 6.30’da yola çıktık. Peheeeey. Köpek cenneti. Her tarafta köpekler havlayıp duruyorlar. Hiçbiri de bize sarmadı. Aralardan bir yerlerden, geldiğimiz, İzmir-Çanakkale yoluna çıktık tekrar. Sabah sabah ne kadar boş ne kadar güzel yollar. Yol da çok güzel, ne rampa var ne bir şey. Bir de kocaman, 3 şeritli araba yolu genişliğinde, bisiklet yolu yapmışlar. Oradan gittik uzunca bir süre. Sanırım yol çalışmalarını en sevdiğim zamandı bu. Bize ayrılmış kocaman yol. O yolun keyfini çıkarırken Altınoluk’a geldiğimizi fark ettik, hatta ben geldiğimizi fark edene kadar Altınoluk çıkışına bile gelmişiz. Hatta Balıkesir bile bitmiş. Hatta Karayolları 142. Şube sınırına girmişiz! AMAN TANRIM!
Sabah erkenden biraz ortalama yaparak öğlene kadar Assos’a gitmek istiyoruz o yüzden bir benzincide kısa bir moladan ve tekerleklerimizi şişirmemizden sonra yola devam ediyoruz. Küçükkuyu’ya varıyoruz, para çekiyoruz. Bankamatiğin önünden yola inerken ortalamamıza bakacağım diye nerdeyse bir cipe giriyordum önden, tamamen benim hatam olduğu için elemandan özür diliyorum ve yola devam ediyoruz. Bu arada ortalamamız 22 km/s falandı.
Azıcık gittikten sonra bir bakıyoruz ki Assos yol ayrımı. Hemen durup fotoğrafımızı çekiniyoruz. Sonra Assos yoluna giriyoruz. Of diyorum! Sadece of diyorum! O nasıl bir yol yahu. Zaten azıcık rampa var, her rampanın sonunda da muhteşem bir manzara var. Pelin’le herhalde 5-6 yerde durduk sırf manzara bakacağız diye. Öğlen’e kadar Assos’ta olmak istediğimizden hiçbirinde denize girmedik ama dönüşte burada girelim, burada girelim diye yerler belirliyoruz. Biraz dar bir yol ama çok araç yok, o yüzden hiç sorun yaşamadık. 10:14’te bir yol ayrımına geldik, bir tanesinde hiçbir şey yazmıyor, birinde Assos 8km ve %10 eğim yazıyor.
Biliyorum hiçbir şey yazmayan yol da bizi Assos tarafına götürecek, hem de daha rahat ama bir türlü emin olamıyorum. Orda bir dayıya soruyoruz nasıl yollar diye, ikisi de aynı diyor, iyi madem diyip 8km ve %10 eğim yazan yola giriyoruz daha yeni görünüyor diye.
Bana saatler sürdü gibi geldi ama 30dakikada o rampayı bitirmişiz. Bu rampada da ağaç yok, gölgelik yok, güneşin alnında gitmeye çalışıyoruz yine. 10:40 civarında rampayı bitirip Assos ayrımına giriyoruz. Ooooh ormanın içinde bayır aşağı saldık kendimizi, yoldan geçen arabalılar bize selam veriyorlar, mutlu olup devam ediyoruz. Bir rampa iniyoruz, bir rampa çıkıyoruz. En sonunda çok çılgın bir manzara görüp duruyoruz. Herhalde oraya gidiceğiz diyorum zira Assos nerede onu bile bilmiyorum=). Devam ediyoruz, yolda yine bir yol ayrımına geliyoruz. Assos ve Kadırga Koyu. Az önce gördüğümüz yerin Kadırga Koyu olduğunu anlıyorum ve oraya gitmeyi teklif ediyorum. Yine çok çılgın bir bayır iniyoruz. İnerken de hep aklımda “La bu bayırı geri nasıl çıkacağız? Bir şekilde burada kalmalıyız
ama Assos’a da gitmek istiyorum” var, Pelin’e çaktırmıyorum, Kadırga’ya inince, sürekli yakınıyorum, nasıl çıkacağız falan diye. Pelin harika bir öneri yapıyor o an, “Burada kalalım yarın da minibüse atlar Assos’a gider geliriz ne olacak”. Hastasıyım Pelin’in.. =)
Sonra bir yere oturup önümüzde dev orkinos ile kahvaltı ediyoruz. Kahvaltı ettiğimiz yerin şemsiye ve şezlonglarından yararlanarak bir de denize giriyoruz, MİS! Biraz keyif yaptıktan sonra kalkıp otel aramaya başlıyoruz. Biraz dolaşma ve biraz pazarlıktan sonra uygun bir otel buluyoruz. Acaba diyoruz gidip Gıdışım Camping’de mi kalsaydık, yok yok diyip ayarladığımız yere yerleşiyoruz. Bu arada Pelin’in ev arkadaşı arıyor, o da ailesiyle beraber oradaymış, onun yanına gidiyoruz, biraz oturup otele geri dönüyoruz. Denize giriyoruz misler gibi. Akşam da ayda yılda bir tatillerde yediğimiz balığımızı yiyoruz. Saat 10 ama nasıl uyku bastırıyor. Gidip sızıZzzZZzzZzZzZZ…
Sonraki gün hadi bari Assos’a gidelim diyoruz ve minibüs ile gidiyoruz Assos’a. Güzel bir yer ama o kadar “Ağbi muhteşem bi yer yaa” diyecek kadar da harika değil. Ama bir atölye vardı, resim ve heykel atölyesiydi sanırım. Çok güzel resimler ve heykeller vardı. Param olsa kesin alırdım. Assos’u biraz dolaşıp yine aynı minibüs ile geri dönüyoruz.
Gece yemeğimizi yiyip şöyle bir yürüyelim diyoruz. Karşı kıyıda kıpkırmızı bir şey var, ama bildiğin kıpkırmızı. “O ne la” derken, herhalde bir gemide eğlence gibi bir şey vardır diyoruz ve çok da takmıyoruz. Aradan bir 15 dakika geçtikten sonra ancak anlayabiliyoruz onun ay olduğunu. Pek hoşumuza gidiyor, sahilde biraz oturup keyif yapıyoruz gece gece ve sonraki gün yola çıkmak için yine kendimize hazırlattığımız sandviçleri alıp uyumaya gidiyoruZzZZzZzZZz….
Toplam Mesafe | : 55.80 km |
Toplam Sürüş Süresi | : 03:56:46 |
Ortalama Hız | : 17.00 km/s |
Toplam Tırmanış | : 265m. |
Ortalama Sıcaklık | : 29° (22°-36°) |